Haziran 2012

Adam Yayınları Aforizma Ahmet Altan Ahmet Say Aklımda Kalanlar Alberto Giacometti Alejandro González Iñárritu Alıntı Alıntıladıklarım Alıştırmalar Altın Koza Film Festivali Anatole France Antoloji Aspendos Opera ve Bale Festivali Ataol Behramoğlu Ayfer Tunç Bilgi Yayınevi Birhan Keskin Boticelli Can Yayınları Candan Erçetin Cemal Süreya Çağan Irmak Değinmeler Deneme Dergi Diego Velázquez Dinlediklerim Düşbükeyler Edebiyat Edgar Degas Edward Munch Eleştiri Elias Canetti Enis Batur Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Erzurum Eylül'e Mektuplar F. Scott Fitzgerald Fazıl Hüsnü Dağlarca Felsefe Ferit Edgü Film Galeri Gece Gece Edebiyat Gezi Giorgione Goya Gustav Klimt Gülten Akın Gündemdekiler Günler Günlük Günlükler Günün Şarkısı Halikarnas Balıkçısı Hayat Notları Heykel Hilmi Yavuz İçebakan İdil Biret İstanbul Bienali İstanbul Modern İzlediklerim İzlek İzmir Sanat Jan van Eyck Jean Auguste Dominique Ingres Johannes Vermeer John William Waterhouse Karalama Defteri Kırıntılar Kısa Metinler Kitap Kitap Eleştirileri küçük İskender Kürşat Başar Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi Malraux Marc Chagall Marguerite Duras Matisse Mektup Memet Fuat Metis Yayınları Mırıldandıklarım Michelangelo Milan Kundera Murathan Mungan Mühür Dergisi Müzik Nâzım Hikmet Not Defteri Notos Nuri Bilge Ceylan Oğuz Atay Okuduklarım Okuma Defteri Okuma Günlüğü Okuma Şenliği Önerdiklerim Öneri Öykü Özlü Söz Paul Klee Penguen Kolu/Kanadı Picasso Plan Proje Refik Durbaş Rembrandt Resim Resim Defteri Roman Rota Sabancı Müzesi Salâh Birsel Sanat Sayıklamalar Seçtiklerim Sel Yayıncılık Selçuk Altun Seyir Defteri Sezen Aksu Sıla Sinema Söyleşi Sözcükler Sözünü Sakınmadan Stefan Zweig Şiir Şiir Düşü Şiirler Tiyatro Tomris Uyar Van Gogh Varlık Dergisi Venedik Film Festivali Venüs Veysel Çolak Videolar Viktor Hugo Yaşar Kemal Yazı Masası Yazılar YKY Yön Yayınları Zeki Demirkubuz

03:22:00 , ,

18 Haziran 2012
Pazartesi

Bazen çok yoÄŸun okuma dönemlerinin içine girer insan. Her anını okuyarak geçirmek ister ve böyle dönemlerde elinin altında birden fazla kitap olur. Tıpkı benim ÅŸuan yaptığım gibi. Üç kitabı aynı anda okumaya çalışıyorum: Enis BaturTilki”, Cemal SüreyaÃœstü Kalsın” ve Ayfer TunçEvvelotel”.
Bir yandan Enis Batur’un fotoÄŸraf eksenli denemelerini okuyup Cemal Süreya ÅŸiirlerinden bir seçkinin içinde ÅŸiirin ritmine eÅŸlik ediyorum, bir yandan da Ayfer Tunç’un çift katmanlı öyküleri arasında kendimi öykünün kollarına bırakıyorum.
Aslında bu durumu çok seviyorum. Sanki zihnim de bu sayede çok daha yoÄŸun bir ÅŸekilde çalışıyormuÅŸ hissine kapılıyorum. Hatta bu üç kitabın yanına iki kitap daha ekleyip aynı anda beÅŸ farklı kitabı okumayı da tasarlıyorum. Borges’in Atlas’ını ve Leylâ Erbil’in Cüce’sini de en kısa zamanda okumaya baÅŸlayacağım.
Bu tür zamanlarda yazmaktan çok daha fazla keyif veren bir durum okumak. Çoklu okumalar diyebileceğimiz bu durum okura edebiyat denen büyüyü daha iyi bir şekilde hissettiriyor.

Tuna BAÅžAR

on8haziran’12gecesi

02:55:00 , ,

16 Haziran 2012
Cumartesi

Ä°lkay Akkaya’nın sesiyle geçirdim tüm geceyi. Yıllar önce bir arkadaşımın önerisiyle hayatıma girmiÅŸti bu ses. Önce Gidemem, Bir Åžehri Özlemek, Ah Sensiz, Ayrılık Åžarkısı, Lele, Ä°zmir AÄŸlıyor ÅŸarkılarıyla hayranlığımı kazanmıştı. Sonrasında söylediÄŸi tüm ÅŸarkıları dinledim ve sesinin büyüsüne kapıldım. Biri Afyonkarahisar’da biri de Tatvan’da olmak üzere iki kere de canlı dinleme ÅŸansına ulaÅŸtım. Ne zaman kendimi yalnız hissetsem veya ne zaman hüzünlensem hemen onun sesine sığınır oldum. Genelde ayrılık durumlarında daha da artar etkileyiciliÄŸi. Dostlarımdan, sevdiÄŸimden, ailemden, yaÅŸadığım bir ÅŸehirden ayrıldığımda hemen dilime bir Ä°lkay ÅŸarkısı dolanır. Kendi kendime mırıldanıp dururum ÅŸarkılarını saatlerce.
Åžimdi yine bir ayrılık dönemindeyim. Bu sefer giden ben deÄŸilim, en yakın arkadaÅŸlarımdan biri. Nerdeyse iki yıldır aynı evi paylaÅŸtığım meslektaşım… Bu küçücük yerde onunla birçok ÅŸeyi paylaÅŸmıştık. Kimi zaman dertleÅŸmiÅŸtik, kimi zaman sıkıntılara birlikte göğüs germiÅŸtik. Kimi zaman kahkahalarla gülmüştük bir olay karşısında, kimi zaman da yaÅŸananlara beraber sert tepkiler vermiÅŸtik. Kimi zaman ÅŸiddetli tartışmalarımız olmuÅŸtu, kimi zaman da aynı düşüncede birleÅŸip birbirimizi desteklemiÅŸtik. Birbirimize alışmıştık kısaca. Åžimdi böyle bir arkadaşı yolcu etmenin arifesinde bir hüzün çöreklendi ruhuma. Sanki burada tek başıma kalmışım hissine kapılıverdim birden. Ne diyor Ä°lkay, Acının Rengi’nde:

            Gitmeler bir tek bizi eksiltir
            Ve inancı
            Güzellik hiç durmadan uzaklaşır
            Gökyüzü kararır

            …

            Sonra reyhan rengi bir acı kalır
            Dostluklardan sevgilerden geriye
            Yalnızlık kalır

Tuna BAÅžAR

on6haziran’12gecesi

21:21:00 2
• Son zamanlarda kaçırdığım için en fazla üzüntü duyduÄŸum sanat etkinliÄŸi Ä°stanbul Modern’in bahçesinde gerçekleÅŸtirilen “Sözünü Sakınmadan” söyleÅŸileri. Enis Batur, küçük Ä°skender, Murathan Mungan, Ayfer Tunç, Füruzan ve Latife Tekin gibi önemli edebiyatçılarla yapılan söyleÅŸileri canlı dinlemek isterdim. Åžimdi de bu söyleÅŸilerin konuÄŸu Selim Ä°leri’ymiÅŸ. Ä°stanbul’da olup en azından bu söyleÅŸiye katılmak isterdim. Böyle bir fırsatım olmasa da bu söyleÅŸilerin videolarının Sabit Fikir’de yer aldığını görmek beni çok sevindirdi. Bir an önce bu videoları izlemeliyim.


• Bir de NTV’nin sitesinden N5 ve Çalışma Odam videolarını izlemeyi çok seviyorum.
N5’te yazarlar, müzisyenler, sinemacılar kendileri açısından önemli olan 5 ÅŸeyi anlatıyorlar. Çalışma Odam’da ise Fazıl Say’dan Yekta Kopan’a, Pınar Kür’den Mehmet Güleryüz’e birçok sanatçının çalışma odasına konuk oluyoruz.


Enis Batur’un “Paris, ecekent” kitabını çok uzun zamandır arıyordum. YKY’deki baskısı tükendikten sonra yeni baskısı hiçbir yayınevinden çıkmamıştı yıllardır. Ne kitabevlerinde ne de sahaflarda rasgeldim bu kitaba. Bir kere Ä°zmir’deki bir kitabevinde gelen okurların okuması, sayfalarını karıştırması için bir masanın üzerine karşılaÅŸtım kitapla. Kitabevi sahibiyle konuÅŸup “bu kitabı uzun zamandır arıyorum, eÄŸer satarsanız almak istiyorum!” dememe raÄŸmen kitabı bana satmamıştı. Tam kitabı ancak Ä°stanbul’daki sahaflarda bulabilirim diye düşünmeye baÅŸlamışken Remzi Kitabevi’nden çıkan yeni baskısıyla karşılaÅŸtım. Yıllardır hasret çektiÄŸim bir dostuma kavuÅŸmuÅŸ gibi mutlu oldum. Kitabı hemen edinip okumaya baÅŸladım. Kitap eÅŸliÄŸinde Paris’i gezmeyi planlayarak…


• Yıllar önce Kim Ki-Duk’un Yay filmini bir sinemada tek başıma izlemiÅŸtim. Bir daha hayatım boyunca bir filmi bir sinema salonunda yalnız izlemem, diye düşünürken bu düşüncemin yanlış olduÄŸunu yaÅŸayarak fark ettim. Yalnız başıma bir sinemada izlediÄŸim filmler arasına RaÅŸit Çelikezer’in Can’ı da katıldı.

• Ä°zmir’de en sevdiÄŸim yerlerden biri Ä°zmir Sanat’tır. Ä°zmir’e her yolum düştüğünde mutlaka uÄŸrarım Ä°zmir Sanat’a. Ya bir resim sergisi denk gelir, ya bir konser, ya da bir tiyatro oyunu… Bazen de sinema günlerine denk gelirim. Ä°zmir Sanat’ın bahçesinin ve bahçede yer alan kafenin de ayrı bir yeri vardır benim için. Nâzım Hikmetheykelinin ışığında kısmi bir doÄŸal ortam vardır o bahçede. AÄŸaçlar, rengârenk çiçekler, sevimli köpekler ve kediler, kuÅŸ sesleri… Özellikle Ä°zmir Sanat Kafe’de oturup kitap okumayı çok severim. Günün her vakti sessiz ve sakin bir yerdir ve kitap okuyup yazı yazmak için ideal yerlerden biridir.

• Hayatımın birçok döneminde “aitsizlik” hissine kapıldığım oldu. Özellikle son on yıldır yaÅŸadığım her ÅŸehre ait olmadığımı hissedip durdum. Ne kadar alışmış olsam da, ne kadar sevmiÅŸ olsam da hiçbir zaman hiçbir ÅŸehre Ä°zmir’de yaÅŸadığım aitlik hissini taşıyamadım. Benim bugüne kadar aitsizlik hissini tek yaÅŸamadığım ÅŸehir Ä°zmir’dir.


• Son dönem Türk sinemasında en favori aktör adayım Nejat Ä°ÅŸler’dir. Her filmini sırf o oynuyor diye izlerim ama her rolü Nejat Ä°ÅŸler’e yakıştıramıyorum. Benim için en iyi Nejat Ä°ÅŸler rolleri ÅŸunlardır: Behzat Ç.’deki Ercüment Çözer, Kaybedenler Kulübü’ndeki Kaan Çaydamlı, Barda’daki Selim, Mustafa Hakkında Her Åžey’deki Fikret ve Aliye’deki Dr. Deniz’dir.

Tuna BAÅžAR

01:41:00 , ,

10 Haziran 2012
Pazar

ÇaÄŸan Irmak’ın Dedemin Ä°nsanları filminin etkisiyle girdim geceye. ÇaÄŸan Irmak, Mustafa Hakkında Her Åžey filmiyle dikkatimi çekmiÅŸ, Babam ve OÄŸlum, Issız Adam, Karanlıktakiler ve Prensesin Uykusu filmleriyle benim için önemli yönetmenler arasına girmeyi baÅŸarmıştı. Aynı zamanda Ä°zmirli olmasıyla da ayrı bir sempatim vardır kendisine.
Dedemin Ä°nsanlarıiÅŸte bu Ä°zmirli olma üzerine yazılmış bir senaryo. Özellikle göçmenlik meselesi üzerinden Türkiye’nin üç farklı dönemine dikkatleri çekmeye çalışıyor.
Göçmenlik konusu bir süredir benim de aklımı kurcalayan bir konuydu. ÇocukluÄŸum ve ilk gençlik yıllarım boyunca Ä°zmir’de birçok göçmeni yakından tanıma ÅŸansım oldu. Bulgaristan, Yugoslavya, Makedonya ve Yunanistan göçmeni Türkler’le hep bir arada yaÅŸadım. En yakın arkadaÅŸlarım oldular, kan kardeÅŸim oldular, abilerim oldular, aşık olduÄŸum kiÅŸiler oldular. Yıllarca bir arada yaÅŸayıp onların kültürlerine, kendi aralarında konuÅŸtukları -bizim göçmence dediÄŸimiz- dillerine, göçtükleri ülkelerde kalan anılarına, yemeklerine, bu ülkeye olan baÄŸlılıklarına hep aÅŸina yaÅŸadım.
Hâlâ nerde bir göçmen görsem kendime yakın bir insanı görmenin mutluluğunu yaşarım. Konuşmalarında göçmen olduklarını belli eden şiveleri karşısında uzun süredir görmediğim bir dostumu görmüş gibi mutlu olurum.
Ama bir süredir bazı göçmenler beni istemez oldular. Onlar gibi göçmen olmadığım için, dedelerim yüzyıllarca Anadolu topraklarında yaÅŸadığı için, dini inancım ve ırkım onlardan farklı olmadığı halde beni yanlarında istemeyen göçmenleri gördükçe üzülüyorum. Kendilerini ayrı bir topluluk içine sokarak, “biz göçmenler ve diÄŸerleri” gibi saçma bir sınıflama kompleksi içine girerek, kendilerini diÄŸer insanlardan üstün görmeye yeltenen insanlar karşısında yıllarca dostça yaÅŸadığım insanların önemini yeniden fark ediyorum. Yoksa bu da mı siyasi bir bölme yöntemi. Nasıl Kürtlere bu tarz bir imtiyaz tanınmaya baÅŸlandıysa son yıllarda, diÄŸer farklı kültüre sahip insanların arasına da böyle bir fitne sokularak kendi benliklerini yaratma dürtüsü mü veriliyor? Nasıl doÄŸuda oy uÄŸruna Kürtler ve Türkler ayrımı yapılarak belli siyasi düşünceler oy topluyorsa, ÅŸimdi de Ä°zmir ve çevresindeki insanların oylarını kazanmak için “Göçmenler ve Türkler” ayrımı mı yapılmaya çalışılıyor? Yıllarca bir arada huzurlu yaÅŸamış insanlar kendi aralarında farklılaÅŸtırılarak kopmalara mı sebebiyet veriliyor?

10haziran’12gecesi

Tuna BAÅžAR

00:46:00

Arkas Sanat Merkezi
• Ä°zmir’in bir modern sanat müzesine ihtiyacı var. Son zamanlarda faaliyet gösteren Arkas Sanat Merkezi bu iÅŸlevi görmeye çalışsa da yine de çaÄŸdaÅŸ bir modern sanat müzesinin yerini tutamıyor. Son iki sergisinde önemli ressamları ağırlamış olsa da ne Ä°stanbul Modern Sanat Müzesi, ne de Ankara Cer Sanat Müzesi’nin yerini tutacak bir seviyeye ulaÅŸacak gibi duruyor. Yine de Ä°zmir sanat yaÅŸamına önemli bir katkı yaptığını söylemeliyiz. Fransız KonsolosluÄŸunun bir bölümünün tahsil edildiÄŸi müze Ä°zmir’in en güzel yerlerinden birinde olmasıyla da çok önemli bir görev üstlenmiÅŸ durumda.
Ama bahsettiğim modern sanat müzesi Türk ve dünya resminin önemli temsilcilerinin resimlerinin sergilendiği, sürekli bir resim koleksiyonuna sahip olan, buna istinaden geçici sergilerin sürekli olarak sanatseverlere sunulduğu ve çeşitli sanat etkinliklerinin yapıldığı bir yer olmalı. En az 3 katlı ve geniş bir bahçeye sahip olmalı. Ve de şehrin kalabalığının dikkatini çekecek bir mevkide konuşlanmalı.
Aslında bu konuda en iyi yerin Kıbrıs Åžehitleri Caddesi olduÄŸunu düşünüyorum. Caddenin tam ortasında Alsancak Katolik Kilisesi’nin yan tarafındaki TansaÅŸ’ın bulunduÄŸu alan bu yer için en uygunu. Bu alana bir katı yer altında, iki katı da yer üstünde olacak ÅŸekilde üç katlı bir modern sanat müzesi yapılabilir. Åžehrin en kalabalık caddesinden giriÅŸi olacak ÅŸekilde, geniÅŸ bahçeli, sanatın toplumla iç içe olacağı ve sanat etkinlikleri sonrasında insanların bir arada sohbet edebilecekleri kafelerin, restoranların ve eÄŸlence merkezlerinin çok yoÄŸun olduÄŸu bu yerde açılacak bir modern sanat müzesi Kıbrıs Åžehitleri Caddesi’ne daha da modern bir görünüm katacaktır. Oradaki TansaÅŸ’ın tam olarak ne zaman açıldığını bilmiyorum, fakat ÅŸehirlerin en güzel yerlerinin kapitalizme kurban edildiÄŸinin en iyi örneklerinden biri. Tıpkı Demirören Ä°stiklal gibi…

• Ä°zmir Alsancak Kıbrıs Åžehitleri Caddesinde bir tiyatro, bir sinema, bir sergi salonunun olmaması sizce de garip deÄŸil mi?

Ä°zmir’in Sanat Ä°zleÄŸi baÅŸlıklı yazımı gözden geçirip son halini vermeliyim ve bir an önce yayınlamalıyım.


 Ãœmit Ãœnal’ın Nar filmini izlerken aklıma bir ÅŸey takıldı: bu film David Lynch’in Mulholland Çıkmazı’yla ne kadar çok benzerlik gösteriyor. Lezbiyen bir çift, birinin daha güçlü ve gerçekçi olması, diÄŸerinin ona olan hayranlığı, baÄŸlılığı ve onu “her ÅŸeyi” konumuna getirmesi, onun yerine geçmek istemesi, rüyalarla ve metaforlarla anlatılmaya çalışılan duygular ve filmin sonunda birbirinin yerine geçen karakterler. Filmi izledikten sonra dergilerde kalan eleÅŸtiri yazılarını okudum, fakat kimse bu benzerlikten bahsetmemiÅŸ. Bence bu iki film için “ikiz film” tanımını çok rahat kullanabiliriz.

• Nar filminin baÅŸlangıcındaki Birhan Keskin dizeleri:

            Dürtme içimdeki narı
            Ãœstümde beyaz gömlek var

• Bir zamanlar “Nar Tanesi: AÅŸk ve Dostluk BirlikteliÄŸi Ãœzerine Marazi Bir Deneme” baÅŸlıklı bir yazı üzerinde çalışıyordum. Ä°ki dostun içten içe birbirine beslediÄŸi aÅŸkı anlatmaya çalışacaktım. Ama yarım kalan o yazıya yıllardır bir türlü geri dönemedim ve son halini vermedim. Sanırım o yazıyı kaldığı yerden çıkarmanın zamanı geldi.

800 Sanatçı 800 Sanat Eseri projemi yakında hayata geçireceğim. Sanatın en önemli üç kolu olan edebiyat, resim, müzik ve 7. Sanat diye nitelenen sinema için uygulayacağım bu projeyi. Benim için önemli olan her sanatçıdan bir esere ulaşarak toplamda 800 sanat eseri hakkında detaylı bir birikime sahip olmayı amaçlıyorum bu projede.
Türk ve dünya edebiyatının en önemli 200 yazarından bir kitap okuyacak ÅŸekilde bir liste oluÅŸturdum. Bu kitapları okumaya Milan Kundera’nın Varolmanın Dayanılmaz HafifliÄŸi ile baÅŸlayacağım. Sırayla her kitabı okuyup üzerine detaylı eleÅŸtiri yazıları yazmayı planlıyorum. Tabii araya farklı kitaplar da girecektir. Bu 200 Yazar 200 Kitap listesini yakında yayınlayacağım.
Henüz sinema, müzik ve resim için bu listeleri oluşturmadım, ama en kısa zamanda o seçkileri de oluşturup Türk ve dünya sanatından 800 önemli sanatçının 800 önemli eserini özümsemeye çalışacağım. Özellikle belirlediğim resimleri görmek için müze müze gezmeyi düşünüyorum.
Kitaplarla başlayacağım bu proje için bana 4-5 yıl gibi bir zaman dilimi gerekiyor, ama bu sürenin sonunda istediğim sanat birikimine sahip olacağımdan eminim.




• Aslında müzeleri Orhan Pamuk’la gezmek, kitapları Enis Batur’la seçmek, filmleri Atilla Dorsay’la izlemek ve müzikleri Ahmet Say’la dinlemek isterdim.




• Ahmet Say’ın Müzik Ansiklopedisi adlı kitabını bir an önce edinmeliyim.

Tuna BAÅžAR 

01:04:00 , ,

7 Haziran 2012
PerÅŸembe

Artık yepyeni bir baÅŸlangıç yapma zamanı geldi. Hayatımı kendi isteklerim doÄŸrultusunda ÅŸekillendirerek kendi yalnız geleceÄŸime kanat açmalıyım. Her anı en iyi ÅŸekilde deÄŸerlendirerek hayattan keyif almaya bakmalıyım. En kısa zamanda rotamı çizip, o doÄŸrultuda emin adımlarla yürümeliyim. Kitabevimi bir an önce açmalıyım mesela. Sanata, özellikle de edebiyata daha fazla zaman ayırıp içimde kalan bütün ukdeleri yok etmeliyim. Sırf Picasso resimlerini görmek için Paris’e Picasso Müzesi’ne gitmeliyim. Ya da Mozart’ın yaÅŸadığı yerleri görmek için Viyana’ya… Türkiye’nin bütün lezzetlerini kendine özgü ÅŸehirlerde tatmalıyım mesela. FotoÄŸraf çekmeliyim. 200 sanatçı 200 sanat eseri projeme baÅŸlamalıyım. Türk ve dünya edebiyatının 200 önemli kitabını okurken, 200 yönetmenin en önemli filmlerini izlemeliyim. BelirdiÄŸim 200 önemli resmi görebilmek için dünya müzelerini gezerken, 200 bestecinin müziklerini dinlemeliyim. Önce Fransızca sonra da Ä°spanyolca öğrenmeliyim. Dostoyevski’nin Saint Petersburg’unu, YaÅŸar Kemal’in Çukurova’sını, Lawrence Durrell’in Ä°skenderiye’sini, Paul Auster’in New York’unu, Ahmed Arif’in Diyarbakır’ını, Victor Hugo’nun Paris’ini, Ä°lhan Berk’in Pera’sını, Orhan Pamuk’un Ä°stanbul’unu, Selim Ä°leri’nin ve Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’unu onların gözünden görmeye çalışmalıyım. Rönesans’ın kalıntılarını görebilmek için Ä°talya’ya gitmeliyim. Sadece sırt çantamı alarak kıyı Ege’den Akdeniz’e tur atmalıyım. Fethi Naci’nin Yüz Yılın Yüz Türk Romanı’nda adını andığı her kitabı okuyup üzerine eleÅŸtiri yazıları yazmalıyım. Önümüzdeki sezon oynanacak önemli tiyatro oyunlarını görmeliyim. Ä°zmir’i bir sanat ÅŸehri yapabilmek için projeler üretmeliyim. Özellikle Kıbrıs Åžehitleri Caddesi’ndeki TanÅŸas’ın yerine büyük bir sanat merkezi açılması için imza kampanyası baÅŸlatmalıyım. Daha fazla ÅŸiire odaklanmalıyım. Sadece ÅŸiir alıştırmaları deÄŸil aynı zamanda detaylı ÅŸiir yazıları yazmalıyım. Blog sayfamda bugüne kadar üzerinde çalıştığım kategorilerde daha fazla ürün vermek için çabalamalıyım. Artık kendimi daha özgür hissedip, daha güçlü bir ÅŸekilde hayallerime tutunmalıyım.

Tuna BAÅžAR

7haziran’12gecesi

Tuna BAÅžAR

{picture#https://lh3.googleusercontent.com/-D5kOteDnoJw/AAAAAAAAAAI/AAAAAAAABGE/655dNdgH4u8/s120-c/photo.jpg} 1985 yılında doğdum. İzmir Karşıyakalı'yım. 2004 yılının son çeyreğiyle birlikte başladığım yazı serüvenime Gece Edebiyat adlı blog sayfamda devam ediyorum. Yazılarım ve şiirlerim Ada (Samsun),Aykırı Sanat, Berfin Bahar, BH Sanat, Çalı, Genç Hayat, İzmir İzmir, Kaçak Yayın, Kar, Koridor, Kum, Kuşak, Kül Öykü, Lacivert Sanat, Mor Taka, Onaltıkırkbeş, Sunak, Taflan, Varlık, Virgül gibi dergilerde yayınlandı. {facebook#http://www.facebook.com/tunabasar} {twitter#http://www.twitter.com/tunabasar35} {google#http://plus.google.com/+TunaBasar} {pinterest#http://www.pinterest.com/tunabasar35} {youtube#http://www.youtube.com/c/TunaBasar} {instagram#http://www.instagram.com/tunabasar35}

Ä°letiÅŸim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.