Ekim 2012

Adam Yayınları Aforizma Ahmet Altan Ahmet Say Aklımda Kalanlar Alberto Giacometti Alejandro González Iñárritu Alıntı Alıntıladıklarım Alıştırmalar Altın Koza Film Festivali Anatole France Antoloji Aspendos Opera ve Bale Festivali Ataol Behramoğlu Ayfer Tunç Bilgi Yayınevi Birhan Keskin Boticelli Can Yayınları Candan Erçetin Cemal Süreya Çağan Irmak Değinmeler Deneme Dergi Diego Velázquez Dinlediklerim Düşbükeyler Edebiyat Edgar Degas Edward Munch Eleştiri Elias Canetti Enis Batur Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Erzurum Eylül'e Mektuplar F. Scott Fitzgerald Fazıl Hüsnü Dağlarca Felsefe Ferit Edgü Film Galeri Gece Gece Edebiyat Gezi Giorgione Goya Gustav Klimt Gülten Akın Gündemdekiler Günler Günlük Günlükler Günün Şarkısı Halikarnas Balıkçısı Hayat Notları Heykel Hilmi Yavuz İçebakan İdil Biret İstanbul Bienali İstanbul Modern İzlediklerim İzlek İzmir Sanat Jan van Eyck Jean Auguste Dominique Ingres Johannes Vermeer John William Waterhouse Karalama Defteri Kırıntılar Kısa Metinler Kitap Kitap Eleştirileri küçük İskender Kürşat Başar Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi Malraux Marc Chagall Marguerite Duras Matisse Mektup Memet Fuat Metis Yayınları Mırıldandıklarım Michelangelo Milan Kundera Murathan Mungan Mühür Dergisi Müzik Nâzım Hikmet Not Defteri Notos Nuri Bilge Ceylan Oğuz Atay Okuduklarım Okuma Defteri Okuma Günlüğü Okuma Şenliği Önerdiklerim Öneri Öykü Özlü Söz Paul Klee Penguen Kolu/Kanadı Picasso Plan Proje Refik Durbaş Rembrandt Resim Resim Defteri Roman Rota Sabancı Müzesi Salâh Birsel Sanat Sayıklamalar Seçtiklerim Sel Yayıncılık Selçuk Altun Seyir Defteri Sezen Aksu Sıla Sinema Söyleşi Sözcükler Sözünü Sakınmadan Stefan Zweig Şiir Şiir Düşü Şiirler Tiyatro Tomris Uyar Van Gogh Varlık Dergisi Venedik Film Festivali Venüs Veysel Çolak Videolar Viktor Hugo Yaşar Kemal Yazı Masası Yazılar YKY Yön Yayınları Zeki Demirkubuz

18:07:00 , ,

19 Ekim 2012
Cuma

Ä°stediÄŸim hızı da ritmi de bir türlü yakalayamıyorum; ne okurken, ne de yazarken… Bazen yoÄŸun okuma dönemlerinde az yazıyorum, bazen yoÄŸun bir ÅŸekilde yazıya yönelirken az okuyorum, bazen de hemen hemen hiç okuyup yazamaz duruma geliyorum, fakat nedense hiçbir zaman uzunca bir süre yoÄŸun bir ÅŸekilde okumaya zaman ayırırken aynı yoÄŸunlukta da yazamıyorum. Hep hayal ettiÄŸim halde bir türlü bunu baÅŸaramıyorum. Bunun tek bir sebebi olabilir, o da hedef belirlerken yapabileceÄŸim ÅŸekilde bir rota çizememiÅŸ olmam. Demek ki ben ya yazmaya vakit ayıracağım ya da okumaya. Ä°kisini bir arada istediÄŸim düzeyde yürütemediÄŸime göre böyle bir karar almalıyım sanırım.
Zaten hayatımın her döneminde iki iÅŸi aynı anda aynı verimlilikle yapmayı hiç baÅŸaramadım. Hatta aynı anda iki iÅŸi yapmaya çalıştığım her durumda yapmaya çalıştığım iki iÅŸten de bir ÅŸey anlamadım, bir tat alamadım. Öğrenim hayatım boyunca da bunun sıkıntısını çok yaÅŸadım. Ne zaman aldığım eÄŸitim dışında bir ilgi alanına yönelsem eÄŸitimim sekteye uÄŸradı.  O nedenle zaten lise hayatım boyunca ders çalışmayı tercih ettim. EÄŸer o dönemde baÅŸka bir alana yönelseydim, büyük ihtimalle, tıp fakültesini kazanamazdım. Tıp eÄŸitimi sırasında da aynı ÅŸeyi yaÅŸadım. Tüm enerjimi edebiyata vermeye çalışırken okulumu uzattığımı üzülerek fark ettim. Demek ki benim tek bir alanda yoÄŸunlaÅŸmam ve çoklu beklentilerden kaçınmam gerekiyor. YoÄŸun okumalarla yoÄŸun yazma dönemlerini aynı zaman dilimine sıkıştırıp ikisinden de keyif alamamaktansa bunları arka arkaya yapmayı denemekte büyük fayda var.

on9ekim’12gecesi

Tuna BAÅžAR

00:55:00 , ,

14 Ekim 2012
Pazar

Uyumsuzluk…
İki insanın uyumsuz olması nasıl bir şeydir tam olarak? Birbirini tamamlayamamaları mı, yoksa birbirinin aynısı olmamaları mı? İki insanın birbirini tamamlaması o iki insanın farklı olmaları anlamına gelir. Farklı özelliklere sahip iki insan ancak birbirini tamamlayabilir. Farklı özelliklere sahip iki insan mıdır uyumlu olan? Birbirine çok benzeyen, aynı özelliklere sahip olan iki insan da aynılıklarının verdiği tahammülsüzlük katsayısının yüksekliği nedeniyle uyumsuzluk yaşamazlar mı? Nedir peki uyumlu iki insanın tanımı? Bence hayata aynı pencereden bakıp, görüntü karşısında birbirlerinin göremedikleri noktaya odaklanırken geniş perspektifte aynı görüntüyü görebilen ve aynı kokuyu, sesi, rengi hissedebilen insanlardır uyumlu insanlar. Yani bir noktada benzer özelliklere sahipken, bir noktada birbirini tamamlayan, dolayısıyla farklı özelliklere sahip, ama her hâlükârda aynı frekansta yaşayan insanlardır uyumlu insanlar.
Bugüne kadar kendimle uyumlu bir insan tanımamış olmam bu tanımın doÄŸruluÄŸunu biraz olsun açıklıyor sanırım. Bana çok benzer insanlar da tanıdım, benden çok farklı insanlar da… Ama tanıdığım onca insana raÄŸmen bugüne kadar hiç kimse için “iÅŸte bu insan benimle uyumlu insandır!” diyemedim. Her tanıdığım insanda uyumsuz bir nokta gözüme battı. Uyumsuzluk düşüncesi gece’yle birlikte uykusuzluk durumunu da getirdi bana.

Tuna BAÅžAR

on4ekim’12gecesi

03:34:00
2. Gün

Bazen tüm gün düşünüp, planlayıp öyle yazmaya başlıyorum. Bazen de aklımda hiçbir şey yokken, yazacak hiçbir şeyim olmadığını düşünüyorken bembeyaz kâğıdı önüme çekip kalemimin yönlendirmesiyle yazıyorum.
Yazmak belli bir düzenle, belli bir planla olmuyor çoğu zaman bende. Ama mutlaka yazacak bir şeyler geliyor beyaz kâğıdın karşısına geçince. İyi şeyler mi, kaliteli şeyler mi yazdıklarım, bilmiyorum ama beni tek ilgilendiren yazma eylemi.
Kendim için yazıyorum ben.  Kendi hayatımı kayıt altına alma isteÄŸi beni yazmaya iten. Ä°lerde bir gün geçmiÅŸi hatırlatması için, zihnimden nelerin geçtiÄŸini bana göstermesi için var defterlerim. O nedenle iyi yazmışım, kötü yazmışım umurumda bile deÄŸil. Yazdıklarımla hayatımı kazanmıyorum sonuçta.

Tuna BAÅžAR

19:12:00
1. Gün

Günler birbiri ardına devrilirken zamansız, mekânsız bir günlük projesiyle günlerden geriye kalanları toplama zamanı geldi. Kaçıp gidenlerin pişmanlığını yaşarken gelecek günlerin kayıtlarını eksiksiz tutmalıyım. İlerde geriye dönüp baktığımda zamanını sadece benim bileceğim günlüklerin hayatıma büyük bir ışık tutacağının farkındayım. Okurken, izlerken, görürken ve dinlerken geçen keyifli zamanların izleri olmalı aslında geride kalan tortu. Bazen bir anın, bazen bütün bir günün, bazen bir resmin, bazen bir dizenin, bazen bir film karesinin, bazen de sadece zihnimden geçip giden bir düşünce kırıntısının izleğini beyaz kâğıda dökmeliyim. Eminim ki ilerde bir gün bu izlek beni bir bütüne ulaştıracaktır.

Tuna BAÅžAR

00:06:00 , ,

9 Ekim 2012
Salı

Uzun zaman önce aklıma düşmüş bir projeydi Çağrışımlar. Öncesinde bu projeye hangi ismi uygun göreceğimi bilememiştim. Sadece ne yazacağımı, neyi nasıl anlatmaya çalışacağımı biliyordum. Üzerinden bayağı bir zaman geçtikten sonra ismi kendiliğinden geliverdi.
Bunca zamandır hayatımı derinden etkileyen ÅŸeyler hakkında zihnimde kalan izdüşümlerdi yazmak istediÄŸim. Bazen bir kitaptı bu, bazen bir roman kahramanı, bazen özel bir tarihi çaÄŸrıştıran bir rakamdı, bazen de hiç tanınmayan sıradan bir kiÅŸilik… Öyle ya da böyle hayatımda etkisi kalmış bir çaÄŸrışımdı yazacaklarım. Hatta bir ara bir kısmını yazmıştım bile. Ahmet Ãœmit’in romancılığı ve Patasana, Tüm Ders Notları, 19, Serap Hoca gibi baÅŸlıklarla anlatmaya çalışmıştım bir kısmını. Åžimdi yeniden dönüyorum bu projeye. Yeniden gözden geçireceÄŸim daha önce yazdıklarımı ve hayatımda etkisi olan ÅŸeyleri yazmaya devam edeceÄŸim. ÇaÄŸrışımlar’a en kısa zamanda baÅŸlayacağım.

Tuna BAÅžAR

9ekim’12gecesi

01:02:00 4 , ,

8 Ekim 2012
Pazartesi

Uzun zamandır edebiyata çok fazla zaman ayıramıyordum. Gerek iÅŸ yoÄŸunluÄŸu gerekse de hayatımdaki bazı olumsuzluklar beni edebiyattan uzaklaÅŸtırmıştı. Ama bugün bu duruma bir son vermem gerektiÄŸini fark ettim ve birçok ÅŸeyi bir kenara itip tüm vaktimi edebiyata ayırdım. Bol bol okudum ve yazdım. Birden fazla kitabı aynı anda okuma sevdama geri döndüm. Bir yandan Enis Batur’un Yazboz’unu, bir yandan Vüs’at O. Bener’in Dost~YaÅŸamasız’ını, bir yandan Özdemir Asaf’ın Çiçek Senfonisi’ni ve bir yandan da Yusuf Atılgan’ın Aylak Adam’ını okudum. Birden fazla kitabı aynı anda okumanın verdiÄŸi hazzı derinden yaÅŸadım. Özellikle Yazboz sayesinde zihnime birçok düşünce üşüştü. Özdemir Asaf’ın kendine özgü tarzıyla yazdığı, kimi zaman kısa, kimi zaman uzun, ÅŸiirleri sayesinde kendimi bambaÅŸka dünyalarda buldum. Kitap okumanın en keyifli yanı da bu olsa gerek; bulunduÄŸun yerden çok faklı yerlere gidiyorsun ve çevrendeki birçok sıkıntıyı unutuyorsun.
Aynı zamanda projelerime de fazlasıyla yoÄŸunlaÅŸtım. Yazı Masası’nı düzenledim, Rota’mı çizdim, Not Defteri’mi tuttum, Günlükler’ime çeki düzen verdim, Aklımda Kalanlar’ı temize çektim ve Gece’me kavuÅŸtum. Her gün bu ritmi yakalarsam istediÄŸim verimlilik seviyesine en kısa zamanda ulaÅŸacağımdan eminim.
Kısa bir süre önce mutlaka okunması gereken 200 kitabı belirlemiştim. Bu listeyi oluştururken 200 farklı yazardan 200 kitap seçmeyi uygun görmüştüm. Şimdi sıra filmlere ve resimlere geldi. Aynı şekilde 200 farklı yönetmenden 200 film seçeceğim ve sırayla her birini izleyeceğim. 200 farklı ressamdan seçeceğim 200 resim içinse resimlerin bulunduğu müzeleri de belirleyeceğim ve her bir resmi görmek için müzeleri tek tek gezeceğim. Bu nedenle önceliği Türk ressamlara vermeyi düşünüyorum. Resimlerle ilgili projem, sanırım ömür boyu tamamlamak için uğraşacağım bir proje olacak. Dünyanın birçok farklı ülkesindeki müzeleri gezmek öyle kısa zamanda başarılabilecek bir şey değil. Ama bu üç projeyi de bitirdiğimde tam anlamıyla bir sanat adamı olacağımı düşünüyorum. Sonraki projem ise 200 farklı müzisyenden 200 önemli besteyi belirlemek olacak. En kısa zamanda bu listeleri blog sayfamda paylaşacağım.
Gece’nin sonunu da kitaplarla geçirmekte fayda var.

Tuna BAÅžAR

8ekim’12 gecesi

22:34:00 , ,

planladıklarım

1. Çizilemeyen Portreler baÅŸlıklı projemi Enis Batur’la baÅŸlatmalıyım. En kısa zamanda Enis Batur üzerine bir portre denemesi yazmaya çalışmalıyım ama önce Enis Batur’un KurÅŸunkalem Portrelerkitabına geri dönmeliyim.
2. YaÅŸar Kemal’in Bir Ada Hikayesi serisinin son kitabı olan Çıplak Deniz Çıplak Ada’yı bir an önce okumalıyım. Sonra da Bir Ada Hikayesi için Okuma Defteri’me bir yazı yazmalıyım.
3. Sinema tarihinin en önemli 200 filmini belirlemeliyim ve en kısa zamanda bu filmleri birer birer izlemeliyim. Seyir Defteri’me bu filmler hakkında notlar düşmeliyim.
4. Mutlaka görülmesi gereken 200 resmi belirlemeliyim. Türk ve dünya resminin seçkin örneklerini seçip her bir resmi çıplak gözle görmeliyim.
5. Fazıl Say’ın Uçak Notları ve Ahmet Say’ın Müzik Ansiklopedisi adlı kitaplarını bir an önce edinmeliyim.

Tuna BAÅžAR

23:52:00 3
Evvelotel - Ayfer Tunç


Uzun zamandır okumayı istediÄŸim kitapların en başında geliyordu Evvelotel. YaÅŸayan öykücüler içinde en önemlilerinden biridir Ayfer Tunç benim için. Daha önce Aziz Bey Hadisesi, TaÅŸ-Kâğıt-Makasve MaÄŸara ArkadaÅŸları isimli öykü kitaplarında kullandığı dil, öyküleme tekniÄŸi ve yer yer baÅŸvurduÄŸu deneysellik beni çok etkilemiÅŸti. Ä°lk kitabı olan Saklı’yı bulup okuyamamıştım, fakat Evvelotelbu ilk kitaptaki öykülerden yola çıkarak yazılmış 9 adet öyküden oluÅŸuyor ve kitabın ikinci bölümünü Saklı oluÅŸturuyor.
Yine deneysel bir çalışma ortaya koymuÅŸ Ayfer Tunç. Daha önce Kapak Kızı adlı romanını yeniden yazmayı denemiÅŸti. Hatta YeÅŸil Peri Gecesi’ni yine bu Kapak Kızı’ndan yola çıkarak kurgulamıştı. TaÅŸ-Kâğıt-Makas adlı kitabının en önemli öyküsü olan Suzan Defter de Evvelotel’deki öykülere benzer ÅŸekilde yazılmıştı. Hatta ÅŸimdi Suzan Defter, TaÅŸ-Kâğıt-Makas’tan bağımsız olarak kitap halinde yayınlandı.
Kitabı elime alınca önce Evvelotel baÅŸlıklı birinci bölümdeki öyküyü okumayı, sonra da Saklı adlı ikinci bölümdeki öyküyü okumayı tercih ettim. Yani önce yeni yazılmış olanı, sonra da eski öyküyü okudum. Bu sayede yıllar sonra yazılan öykünün etkisiyle yıllar önceye dönmeye çalıştım. Bu kurgu tarzını Zeki Demirkubuz da sinemada denemiÅŸti. Önce Masumiyet’i çekmiÅŸ, yıllar sonra da bu filmin öyküsünü oluÅŸturan geçmiÅŸi Kader adıyla çekmiÅŸti. Ayfer Tunç da eskiden yazdığı öykülerin belli bölümlerini cımbızla seçerek yepyeni öyküler yaratmış. Bunu yaparken de öykünün eski haline olabildiÄŸince sadık kalmaya çalışmış. Ancak bu öykülerin Saklı’nın devamı olmadığını da belirtme ihtiyacı hissetmiÅŸ. Yazılan öykülerin yayınlandıktan sonra yazarın zihninde hâlâ kurgulanmaya devam ettiÄŸinin bir göstergesi olarak Evvelotel ortaya konulmuÅŸ.
Ayfer Tunç öykücülüğünü yakından tanımak, ilk yazdıklarıyla günümüzde yazdıkları arasındaki farkı görebilmek ve büyük bir öykücünün kaleminin gücünü hissedebilmek için okunması gereken bir kitap Evvelotel.

Tuna BAÅžAR

Tuna BAÅžAR

{picture#https://lh3.googleusercontent.com/-D5kOteDnoJw/AAAAAAAAAAI/AAAAAAAABGE/655dNdgH4u8/s120-c/photo.jpg} 1985 yılında doğdum. İzmir Karşıyakalı'yım. 2004 yılının son çeyreğiyle birlikte başladığım yazı serüvenime Gece Edebiyat adlı blog sayfamda devam ediyorum. Yazılarım ve şiirlerim Ada (Samsun),Aykırı Sanat, Berfin Bahar, BH Sanat, Çalı, Genç Hayat, İzmir İzmir, Kaçak Yayın, Kar, Koridor, Kum, Kuşak, Kül Öykü, Lacivert Sanat, Mor Taka, Onaltıkırkbeş, Sunak, Taflan, Varlık, Virgül gibi dergilerde yayınlandı. {facebook#http://www.facebook.com/tunabasar} {twitter#http://www.twitter.com/tunabasar35} {google#http://plus.google.com/+TunaBasar} {pinterest#http://www.pinterest.com/tunabasar35} {youtube#http://www.youtube.com/c/TunaBasar} {instagram#http://www.instagram.com/tunabasar35}

Ä°letiÅŸim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.