Adam Yayınları Aforizma Ahmet Altan Ahmet Say Aklımda Kalanlar Alberto Giacometti Alejandro González Iñárritu Alıntı Alıntıladıklarım Alıştırmalar Altın Koza Film Festivali Anatole France Antoloji Aspendos Opera ve Bale Festivali Ataol Behramoğlu Ayfer Tunç Bilgi Yayınevi Birhan Keskin Boticelli Can Yayınları Candan Erçetin Cemal Süreya Çağan Irmak Değinmeler Deneme Dergi Diego Velázquez Dinlediklerim Düşbükeyler Edebiyat Edgar Degas Edward Munch Eleştiri Elias Canetti Enis Batur Erimtan Arkeoloji ve Sanat Müzesi Erzurum Eylül'e Mektuplar F. Scott Fitzgerald Fazıl Hüsnü Dağlarca Felsefe Ferit Edgü Film Galeri Gece Gece Edebiyat Gezi Giorgione Goya Gustav Klimt Gülten Akın Gündemdekiler Günler Günlük Günlükler Günün Şarkısı Halikarnas Balıkçısı Hayat Notları Heykel Hilmi Yavuz İçebakan İdil Biret İstanbul Bienali İstanbul Modern İzlediklerim İzlek İzmir Sanat Jan van Eyck Jean Auguste Dominique Ingres Johannes Vermeer John William Waterhouse Karalama Defteri Kırıntılar Kısa Metinler Kitap Kitap Eleştirileri küçük İskender Kürşat Başar Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi Malraux Marc Chagall Marguerite Duras Matisse Mektup Memet Fuat Metis Yayınları Mırıldandıklarım Michelangelo Milan Kundera Murathan Mungan Mühür Dergisi Müzik Nâzım Hikmet Not Defteri Notos Nuri Bilge Ceylan Oğuz Atay Okuduklarım Okuma Defteri Okuma Günlüğü Okuma Şenliği Önerdiklerim Öneri Öykü Özlü Söz Paul Klee Penguen Kolu/Kanadı Picasso Plan Proje Refik Durbaş Rembrandt Resim Resim Defteri Roman Rota Sabancı Müzesi Salâh Birsel Sanat Sayıklamalar Seçtiklerim Sel Yayıncılık Selçuk Altun Seyir Defteri Sezen Aksu Sıla Sinema Söyleşi Sözcükler Sözünü Sakınmadan Stefan Zweig Şiir Şiir Düşü Şiirler Tiyatro Tomris Uyar Van Gogh Varlık Dergisi Venedik Film Festivali Venüs Veysel Çolak Videolar Viktor Hugo Yaşar Kemal Yazı Masası Yazılar YKY Yön Yayınları Zeki Demirkubuz

23:34:00


7 Eylül 2009 Pazartesi
Afyonkarahisar

Sevgili Eylül,

Günlerim bir mahkûmun kalabalık bir koğuş içindeki yalnızlığı gibi derin bir yalnızlık içinde geçiyor. Bu şehirde hapisteymişim hissine kapılıyorum çoğu zaman. Kalabalık içindeyim oysaki. Fakat etrafımdaki insanların çoğu sabıkalıymış gibi görünüyor bana. Aralarında birkaç tane de suçsuz yere burada bulunan, fakat suçsuzluğunu ispat edemeyen, birileri tarafından suçlu damgası vurulan insan da var elbette. Tek tesellim o insanlar. Benimle aynı kaderi paylaşan, benimle aynı yalnızlığı hissedenler…
Böyle bir kalabalığın içinde olmak insanı gerçekten çok üzüyor. Eski arkadaşlarımı, seni çok özlüyorum. Eksikliğiniz yüreğimde geri dönüşümsüz nasırlara sebep oluyor.
Bu kalabalıktaki insanların çoğuyla anlaşamıyorum. Anlaşmaya çalışsam da bu kadar sorunlu insanın içinde sorunlar peşimi bırakmıyor. İnsanlar beni çok fazla yanlış anlıyor. Ben de bazen kendimi ifade etmekte zorlanıyorum. Bırakıyorum her şeyi… İnsanlar nasıl anlamak isterlerse öyle anlasınlar.
Hani eskiden sana çok sık derdim ya; iki gündür tanıdığın insanlara fazlasıyla değer verdiğin oluyor diye. İşte ben de bazen bu yanlışa düşüyorum. İki günlük insanların kendilerini çok değerli hissetmesine sebep oluyorum. Bu değer onların daha da büyük hatalar yapmasına, genelde vurdumduymaz tavırlar içine girmesine sebep oluyor. Eskiden yaptığım eleştirinin çok haklı olduğunu birebir yaşayarak anlıyorum. Biliyorum ve hissediyorum ki hiç kimse eski dostların boşluğunu doldurmuyor.
Bu kalabalığın içinde yalnızlığımı bir tek kitaplar paylaşıyor. Sürekli okumaya çalışıyorum. Şu an elimde sekiz kitap var: Rimbaud’ya Akıl Notları, İskelenin Altındaki Deniz, Y’ol, Kötülük, Gönderen, Böyle Buyurdu Zerdüşt, Michalengelo ve Gece.
Okuyorum ve yazmaya çalışıyorum. Çok uzun zamandır şiir yazamıyorum. Eskiden bir dize takılırdı zihnime. Bir motif gibi o dizeyi işlemeye, farklı kelimelerle o dizeyi yeniden örmeye çalışırdım. Bazen ortaya çok güzel şiirsel metinler çıkardı. Fakat son günlerde hiçbir dize takılmıyor zihnime. Not Defterim ve Gece’yle oyalanıyorum Ve tabii ki seni düşünüyorum. Hayalin hep benimle... Seni çok özlüyorum ve seninle karşılaşacağımız ilk günü bekliyorum.
O aydınlık gözlerin ışığım olmasa burada, bu mahkûmiyet içinde zaman geçmezdi herhalde.

tuna

Yorum Gönder

Tuna BAŞAR

{picture#https://lh3.googleusercontent.com/-D5kOteDnoJw/AAAAAAAAAAI/AAAAAAAABGE/655dNdgH4u8/s120-c/photo.jpg} 1985 yılında doğdum. İzmir Karşıyakalı'yım. 2004 yılının son çeyreğiyle birlikte başladığım yazı serüvenime Gece Edebiyat adlı blog sayfamda devam ediyorum. Yazılarım ve şiirlerim Ada (Samsun),Aykırı Sanat, Berfin Bahar, BH Sanat, Çalı, Genç Hayat, İzmir İzmir, Kaçak Yayın, Kar, Koridor, Kum, Kuşak, Kül Öykü, Lacivert Sanat, Mor Taka, Onaltıkırkbeş, Sunak, Taflan, Varlık, Virgül gibi dergilerde yayınlandı. {facebook#http://www.facebook.com/tunabasar} {twitter#http://www.twitter.com/tunabasar35} {google#http://plus.google.com/+TunaBasar} {pinterest#http://www.pinterest.com/tunabasar35} {youtube#http://www.youtube.com/c/TunaBasar} {instagram#http://www.instagram.com/tunabasar35}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.